11 Ocak 2015 Pazar
10 Mayıs 2014 Cumartesi
RC Receiver Değerlerinin Arduino ile Okunması
Multikopter sistemleri yada modelcilikte kumanda alıcı verici sistemleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Çeşitli frekans değerlerinde çalışan bu sistemlerden en yaygın kullanılanı 2.4 GHz frekans değerine sahip olanlardır. Kumandalar pwm (pulse width modulation) yada ppm (pulse position modulation) modülasyon özellikleri ile çalışmaktadır. PWM yada PPM sistemlerini ileriki çalışmalarda detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Bu çalışmada kumandanın nasıl bir sinyal gönderdiğini ve bu sinyalin hangi değerler arasında olduğunu inceleyeceğiz.
Kumanda üzerinde bulunan joystick yada switchler kanallara atanmıştır. Bazılarında ise kanallara atama olayını kullanıcılar yapar. Bir multikopterin kontrol edilebilmesi için en az 4 kanallı kumandaya ihtiyaç vardır.
Kanallardan gelen sinyallere çoğu çalışmada ihtiyaç duyulmaktadır. Multikopterin farklı kontrol çalışmalarında, android kontrollerinde bu verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu veriler basit bir şekilde arduino kartları ile okunabilmektedir. İlgili kod aşağıda bulunmaktadır. Receiverdan gelen değer analogRead fonksiyonu ile okunamaz. Çünkü PWM yada PPM sinyali ile çalışılır. Yani okunması gereken sinyalin HIGH yada LOW olma süresi okunmalıdır. Bunu okuyabilmek için arduino da özel bir fonksiyon vardır. Aşağıdaki kodda "pulseIn" fonksiyonu sinyalin HIGH olduğu durumları saymaktadır.
Kod:
int pin = 7; // değeri okunmak istenen receiver pini
unsigned long duration;
void setup()
{
Serial.begin(9600);
pinMode(pin, INPUT);
}
void loop()
{
duration = pulseIn(pin, HIGH); // pulse' in HIGH olması durumunda sayar
Serial.println(duration);
}
Kumanda üzerinde bulunan joystick yada switchler kanallara atanmıştır. Bazılarında ise kanallara atama olayını kullanıcılar yapar. Bir multikopterin kontrol edilebilmesi için en az 4 kanallı kumandaya ihtiyaç vardır.
Kanallardan gelen sinyallere çoğu çalışmada ihtiyaç duyulmaktadır. Multikopterin farklı kontrol çalışmalarında, android kontrollerinde bu verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu veriler basit bir şekilde arduino kartları ile okunabilmektedir. İlgili kod aşağıda bulunmaktadır. Receiverdan gelen değer analogRead fonksiyonu ile okunamaz. Çünkü PWM yada PPM sinyali ile çalışılır. Yani okunması gereken sinyalin HIGH yada LOW olma süresi okunmalıdır. Bunu okuyabilmek için arduino da özel bir fonksiyon vardır. Aşağıdaki kodda "pulseIn" fonksiyonu sinyalin HIGH olduğu durumları saymaktadır.
Kod:
int pin = 7; // değeri okunmak istenen receiver pini
unsigned long duration;
void setup()
{
Serial.begin(9600);
pinMode(pin, INPUT);
}
void loop()
{
duration = pulseIn(pin, HIGH); // pulse' in HIGH olması durumunda sayar
Serial.println(duration);
}
16 Şubat 2014 Pazar
Kontrol Kartı (Uçuş Kontrol Kartı)
Multikopter sistemlerinde kullanılan malzemeler arasında en
önemli olanı kontrol kartıdır. Çünkü çok rotorlu araçlarda kontrol işlemi
uçaklarda olan sistemlerden daha karmaşık ve zordur. Yapılacak hava aracının
hangi amaçla kullanılacağına göre kontrol kartını seçmek gerekir. Bu sebepten
kullanılan kontrol kartlarının özellikleri iyi analiz edilmelidir.
Piyasa da kullanılan kontrol kartlarından bazıları şu
şekildedir:
•
Ardupilot
•
DJI
Wookong Multi Rotor (WKM)
•
Paparazzi
Pilot
•
DJI
Naza
•
KK
Multicopter
•
Multi
wii
•
ZERO
TECH
•
MegaWAP
•
Shrediquette
•
Open
copter control
•
Mikrocopter
Pervane (Propeller)
Hızın etkisiyle taşıma kuvvetini
üreten taşıyıcı yüzeylere başka bir deyişle döner kanatlara
pervane denir. Quadrokopterlerde 2 tip pervane kullanılır.
1.
Saat
yönü dönen (clockwise)
2.
Saat
yönü tersi dönen (counter clockwise)
2 farklı dönüş yönüne sahip pervane kullanılmasının sebebi
yukarıda da anlatıldığı gibi quadronun gövde üzerinde oluşturmuş olduğu anti
tork etkisini yok etmektir. Fakat piyasada genelde imalat açısından kolay
olması sebebi ile tek tip pervane üretilmesi, istenen pervane ölçülerinin bulunmasını
güçleştirmektedir. Bu sebepten farklı çözüm yolları olsa da en sağlıklısı uygun
pervanelerin kullanılmasıdır.
Pervane seçiminde, kullanılan motorun özellikleri ana
parametredir. Özellikle Kv değerine göre pervane seçimi yapılması ve motor
özellik çizelgesindeki pervanelerin kullanılması verimlilik açısından önemlidir.
Kv değeri küçük olan yani devir sayısı az olan motorlarda gerekli taşımayı
oluşturması açısından Kv değeri büyük olan motorlara göre daha büyük pervane
kullanılır. Şekil 1’de E-MAX BL 2826 tipinde bir motor ile kullanılması
gereken pervaneler ve akım-voltaj durumlarına göre ürettiği itki değerleri
bulunmaktadır.
Şekil 1
Pervaneler,
boy ve burulma açılarına göre isimlendirilirler. Yani üzerlerinde iki ayrı
numara vardır. Örneğin 12x6 pervane demek 12 inch boyunda ya da çapında 6 inch
burulma açısına sahip bir pervane demektir. Burulma açısı, pervanenin 360
derecelik dönüşünde ilerlediği mesafe değeridir. Bu değerler bazen mm cinsinden
de verilmektedir. Fakat belirtilmediği durumlarda inch olarak kullanılır.
Pervanelerde burulma açısına göre
bazı özellikler elde edilir. Örneğin burulma açısı yüksek pervaneler yavaş süratlenip
hızlı uçuş sağlarlar. Bunun yanında motor durduğunda pervane hızı geç yavaşlar.
Burulma açısı küçük pervaneler ise çabuk hızlanırlar, yavaş uçuş sağlarlar,
basit motor devir kontrolü sunarlar.
Modellerde kullanılan yapım malzemelerine göre pervane
tipleri;
Ø
Naylon
pervaneler
Ø
Plastik
pervaneler
Ø
Karbon
pervaneler
Ø
Karbon-fiber
pervaneler
Ø
Ahşap
pervaneler
Ø
Fiberglass
pervaneler
Ø
Metal
pervaneler
şeklindedir.
Naylon ya da plastik pervaneler esnek olmaları sebebi ile kalitesizdirler. Fakat ucuz olmalarından dolayı özellikle ilk denemelerde, pervane kırımı fazla olabileceğinden kullanılmasında fayda vardır. Bu pervanelerin kullanılması durumunda kenarlarında kalan keskin çapaklar zımpara ile temizlenmelidir.
Ahşap pervaneler diğerlerine göre hafif ve az esnek
olduklarından motor üzerine az yük bindirirler. Böylece diğer pervanelere göre
daha yüksek devir sayılarına ulaşabilirler. Esnek olmaları sessiz çalışmalarına
da bir etkendir. Fakat yeni başlayanlar için uygun değildirler. Çünkü çok çabuk
kırılırlar.
Karbon-fiber pervaneler hafif, esnek olmayan verimli
pervanelerdir. Tek dezavantajı fiyatlarının yüksek olmasıdır.
Fiberglass pervaneler karbon ve ahşap pervanelere göre ucuz
plastik pervanelerden verimli, ağır ve esnek pervanelerdir. Kullanılması
halinde keskin yüzeyleri zımparalanmalıdır.
Şekil 2
Fırçasız (Brushless) Motorlar
Elektrik motorları elektriğin manyetik alan özelliğini
kullanarak elektrik enerjisini mekanik enerjiye dönüştüren makinelerdir.
Fırçasız motorlar adından da anlaşılacağı gibi fırça olmadan elektronik
aksamlar içeren motorlardır. Bunların, fırçalı motorlardan farkı akım
çeviricilerin fırça değil elektronik olmasıdır. Daha sessiz çalışmaları, fırçaların
meydana getirdiği sürüklemenin ve ısıdan kaynaklanan kayıpların, fırçaların
meydana getirdiği kıvılcımların olmaması, kolay soğutulabilmeleri fırçalı
motorlara göre üstünlükleridir.
Fırçasız motorlar diğer DC motorlar gibi direk bataryaya bağlanarak
çalıştırılamazlar. Böyle bir yanlışlığın yapılması motorun yanmasına neden
olur. Bu sebepten fırçasız motorların çalıştırılabilmesi için ESC’lere ihtiyaç
duyulur.
Fırçasız motorlar inrunner ve outrunner olmak üzere ikiye ayrılırlar. Inrunner motorlar, rotoru motorun merkezinde olan sabit sargıları dış kısımda bulunan motorlardır. Yani motorun dış çeperi sabitken iç kısmı hareket eder. Outrunner motorlarda ise motor sargıları motorun merkezinde ve sabitken, rotor üzerinde mıknatısları da barındıracak şekilde motorun dış çeperindedir.Yani motorun dış kısmı hareket ederken iç kısmı sabittir. Genellikle multikopter sistemlerinde kullanılan fırçasız motor tipleri outrunnerdır (Şekil 1).
Şekil 1
Motor etiket bilgileri
Motorların özelliklerini içeren bazı parametreler vardır.
Bunlardan ilki V kısaltmasıyla anılan elektrik akımının basıncı olarak
tanımlanan potansiyel farktır. Yani kısaca gerilim değerini gösterir. Modelcilikte
kullanılan motorlar üzerinde ya da özellik tablosunda genellikle voltaj
değerleri lipo pil hücre sayısına göre verilir.
İkinci parametre akım değeridir. A kısaltmasıyla anılan
amper bir noktadan birim sürede akan elektrik yük miktarını gösterir. Yani
birim zamandaki yük miktarına akım denir. Bu parametreye göre ESC ve pil simi
yapılır.
Üçüncü parametre güç değeridir. W kısaltmasıyla anılan watt
motorun pervaneyi çevirebilmesi için ihtiyaç duyacağı gücü ifade eder. Akım ve
gerilimin çarpılmasıyla elde edilir.
Kv değeri fırçasız elektrik motorları için geçerli olan
devir katsayısını gösteren değerdir. Voltaja göre devir sayısının
hesaplanmasını sağlar. Yani motorun 1V başına 1 dakikada çevireceği devir
sayısını gösteren parametredir. Örneğin 10 V ile çalışan bir motorun Kv değeri
700 ise bu motorun dakikadaki devir sayısı= 10x700=7000 devir/dakika’ dır.
Genellikle dev/dakika yerine rpm (revolution per minute) kullanılır.
Diğer bir parametre Kt değeri diye tabir edilen tork
katsayısıdır. Bu değer bir motorun amper başına vereceği tork değerini
ounce-inch cinsinden ifade eder. Örneğin 0,60 oz-inc/A Kt değerine sahip bir
motor 10 A de 6 oz-inc tork verir.
Kv değeri ile Kt değeri arasında ters orantı vardır. Yani Kv
değeri yüksek olan bir motorun amper başına vereceği tork değeri düşük olur. Bu
sebepten yüksek Kv değerli motorlarda tork değerinin artırılması için küçük
pervaneler ya da ek dişli sistemleri kullanılmalıdır.
Fırçasız motorların etiketlerinde ya da özellikler
tablosunda optimum verim için kullanılması gereken pervane ölçütleri de belirtilir.
Kullanılacak pervanelerin bu özellikler dahilinde olması verimi artırmaktadır.
ESC (Elektronik Hız Kontrolcüsü)
Fırçalı
ve fırçasız motorların hızını ayarlayan, hız kontrol ünitesidir. Diğer bir
ifade ile pilden aldıkları elektrik
enerjisini, alıcının gaz kanalından aldığı sinyal ile sürerek motorlara ileten
ve motor devrini kontrol eden hız kontrolcüleridir.
Elektrikli DC motorlarda (fırçalı motorlar) motor hız
kontrolü, voltaj kontrolü ile gerçekleşir. Voltajın artırılıp azaltılmasına
göre motor hızı değişir. Bu işlem fazlasıyla zor ve ısı açığa çıkaran verimsiz
bir yöntemdir.
Multikopter sistemlerinde kullanılan fırçasız motorlar bilinen 3 fazlı motorlardır. Bu motorlarda kullanılan ESC’ler daha kompleks olup, pilden aldığı DC gerilimi 3 fazlı AC (Alternatif akım) gerilime çevirerek ve kumandadan gönderilen sinyale göre devri değiştirerek motoru sürerler. Fırçasız motorlarda kullanılan bu ESC’ler motor devrini PWM (pulse width modulation) yöntemiyle değiştirirler. Bu yöntem sayesinde fırçalı motorlarda kullanılan voltaj- hız ilişkisi ile devir değiştiren ESC’lerin meydana getirdiği ısı problemi ve verimlilik sorunu kısmen ortadan kalkar. PWM metodu darbe genişlik modülasyonu olarak bilinir. Kumandadan alınan dijital sinyalin pulse genişliği değiştirilerek, motora giden gerilim değeri dolaylı yönden frekans kontrolü ile yapılır. Pulse genişliğini değiştirme işlemi ESC nin çıkış akımını sürekli açıp kapatmasıyla gerçekleşir. Yani motora giden voltaj çıkış akımının ne kadar süre gönderilip ne kadar süre kesildiğiyle alakalıdır. Örneğin, 1 saniyelik zaman süresince 10 V pile bağlı bir ESC-motor bağlantısında kumanda gaz kolu %60 da iken, ESC akımı, saniyenin 6/10 unda açacak 4/10 unda kapatacaktır. Böylece motora sürekli 10 V gitmeyecek ve 1 saniyede giden voltajın ortalamasına göre motorun devri değişecektir. ESC’ lerde 1 saniyedeki akım değişiminin yüksek olması istenir. Yani ESC’lerin üzerlerinde yazan KHz değerleri ne kadar yüksekse yenileme frekansı denilen saniyedeki akım açma kapama sayısı da o kadar fazla olur. Bu sebepten tercih edilecek ESC’nin yenileme frekansı yüksek olmalıdır. Fırçasız motorlarda kullanılan ESC’lerin girişinde 2, çıkışında 3 motor kablosu 3 BEC ve 1 sinyal kablosu bulunmaktadır (Şekil 1). Girişte bulunan 2 kablo, kırmızı uç + eksi uç – olmak üzere pile bağlanır. Çıkıştaki 3 kalın kablo motorlara bağlanır ve herhangi ikisinin yerinin değiştirilmesiyle motor yönü değiştirilebilir. Diğer 3 ince kablodan kırmızı ve siyah olanı ESC içerisindeki 5V, 3A ya da 5A çıkış veren regülatör devre çıkışlarıdır. 5V’u sağlayan regülatör devresine BEC (battery eliminator circuit) ya da UBEC de denilmektedir. Alıcıları ya da kontrol kartlarını beslemek için kullanılan bu çıkışlar alıcı kanallarına bağlanır ve 5V ile çalışan sistemleri, kontrol kartlarını besler. Diğer beyaz ya da sarı renkli ince kablo ESC sinyal kablosudur. Alıcının sinyal çıkışına bağlanarak ESC’ye vericiden gönderilen sinyali iletir. Böylece ESC motorun hızını kumandadan gönderilen sinyale göre değiştirir.
Şekil 1
ESC voltaj değerleri genellikle kullanılabilecek lipo pillerin hücre sayısına göre üzerlerinde yazar. Bu sebepten kullanılacak ESC ile lipo pil arasında uyum olması gerekir.
ESC akım değeri bir ESC’nin verebileceği maksimum akımı ifade eden değerdir. Bazı ESC’lerde sürekli ve yanma akımı şeklinde 2 değer verilebilir. Bunlardan sürekli olan yani az olan değer ESC’nin sürekli olarak motora verebileceği akım değerini yanma akımı ise anlık olarak verebileceği akım değerini gösterir. Bu yüzden ESC seçiminde kullanılacak motorun maksimum çekeceği akım değeri dikkate alınmalıdır. Ayrıca ESC akımının motorun çekeceği maksimum akımdan %10 fazla olması ısınmaları ve ESC’nin yanma riskini de azaltabilir.
ESC’ler barındırdıkları bazı özellikler sayesinde programlanabilirler. Bu konu uygulama alanında detaylıca anlatılmıştır.
Lion Polimer (LİPO) Piller
Lion
Polymer Pil (LİPO)
Lipo piller doğadaki en hafif metal olan lityum maddesinden
üretilirler. Yoğunluğu (0.535 g/cm3)
en düşük katı madde olarak da bilinen lityum elementi bir alkali metaldir. Su
veya su buharı ile karşılaştığında tepkimeye girerek hidrojen açığa çıkarır,
ortamda oksijen de varsa alev alabilir. Ateşe tutulduğunda ise önce kırmızı bir
parlama görünür, ardından parlak beyaz renkte kuvvetli bir alevle yanar.
Yani herhangi bir yangın olayında kesinlikle su ile müdahale edilmemelidir ve
kullanımı esnasında oldukça dikkat edilmelidir. Eğer yangın tehlikesiyle karşı
karşıya gelinirse D tipi diye anılan hafif metal yangın söndürücüleri
kullanılmalıdır. Genellikle kuru kimyevi tozlar bu kategoriye girmektedir.
Lipo
bataryalar küçük hacimlerde daha fazla enerji depolama kapasitesine sahip
olduklarından elektrikli hava araçlarında en fazla kullanılan pil çeşididir. Kg
başına 720,000 Joule enerji depolama kapasitesiyle, piyasada en fazla
kullanılan nikel metal hydride pillerden yaklaşık 430,000 Joule daha fazla
enerji depolama kapasitesine sahiptir.
Lipo bataryalar kullanılmadıkları süre zarfında
az miktarda deşarj olurlar. Hemen hemen günde şarjının %0,01 ini deşarj ederek
piller arasında en iyi orana sahip olurlar.
Lipo pillerin hücre başına düşen gerilim değeri
de diğer pillere göre fazladır. Lipo pillerde hücre başına optimum 3.7 V
gerilim değeri düşse de tamamen şarj edilmiş bir lipo da hücre başı gerilim 4.2
V değerine çıkmaktadır (Şekil 1).
Şekil 1
Lipo bataryalar hücre sayılarına ve enerji depolama kapasitelerine
göre adlandırılmaktadır. Hücre başı gerilim değeri 3,7 V olarak
hesaplanmaktadır. Yani 3S pil denildiğinde bu 3,7 x 3= 11,1 V gerilim değerine
denk gelmektedir (gerilim değeri =3,7 x hücre sayısı). Burada ‘S’ kısaltması 3
hücrenin seri bağlandığını ifade etmektedir. 3S2P gibi bir adlandırma var ise
bu 3 hücrenin seri ve bunların ikili şekilde paralel bağlandığını ifade eder.
Yani toplamda 6 hücre vardır. Gerilim değeri yine 3,7 x 3= 11,1 V tur. Fakat
paralel bağlantıdan dolayı akım kapasitesi artmıştır. Enerji depolama
kapasiteleri ise mAh (mili amper saat) cinsinden ifade edilir. Yani 1 saatte
vereceği akım değerini gösterir. Örneğin Şekil 4.1 deki pil 3300 mAh değerine
sahiptir. Yani bu pil saatte 3300 miliamper ya da 3,3 Amper akım verebilme kapasitesine
sahiptir. Eğer pil 3S2P olsaydı saatte vereceği akım kapasitesi 2 katı olurdu
yani saatte 6,6 A akım verebilme kapasitesine sahip olurdu.
Lipo bataryalarda ayrıca C değeri bulunur. C değeri
bataryanın elektrik yükünü ne kadar hızda boşaltabileceğini gösterir. Yani C
değeri arttıkça bataryanın elektrik yükünü boşaltabilme kapasitesi artar.
Örneğin elinizde 20 A akım çeken bir motorunuz ve 2000 mAh kapasitesine sahip
bir piliniz var. Motorunuzu bu pille çalıştırmanız için C değerinin en az 10 C
olması gerekir. 2000 x 10 = 20,000 mAh yani saatte 20 A akım verebilir. Lipo
pillerde genellikle iki C değeri bulunur. Bunlardan ilki lipo pilin sürekli
verebileceği akım değerini, diğeri ise burst akımı denilen anlık olarak
verebileceği akım değerini gösterir.
Bataryalarda raf ömrü, bir bataryanın kullanılmadığı durumda ne kadar sürede öleceğini gösterir. Lipo bataryalar bu anlamda oldukça başarılıdır ve gün geçtikçe yapılan çalışmalarla da raf ömrü süresi artırılmaktadır. Lipo bataryalarda raf ömrü ölçütü iç dirençle alakalıdır. Bataryanın iç direnci ne kadar düşükse raf ömrü o kadar fazladır. İç dirence kullanıcıların etkisi de olmaktadır. Yani bataryanın uygun
sıcaklıkların üzerinde saklanması iç direncin artmasına, böylece raf ömrünün
kısalmasına ya da kullanılacak kapasitenin azalmasına sebep olur. Ek olarak
bataryalar uzun süre kullanılmazsa %40- 50 şarj seviyesinde bırakılıp daha
düşük iç dirence maruz kalması sağlanır. Yani kullanıcıların raf ömrü konusunda
dikkat etmesi gereken noktalar, bataryaları %40-50 şarj seviyesinde bırakmak ve
oda sıcaklığında saklamaktır.
Bir pili tüm özellikleriyle inceleyelim. Pilimiz 4S2P 5000
mAh 30C-50C olsun;
Gerilim değeri: 3,7V x 4= 14,8 V
Akım değeri : 5000 x 2=10,000 mAh. Yani saatte 10 A akım
verebilir.
Sürekli verebileceği akım kapasitesi (deşarj oranı) :10,000
x 30C =300,000 mAh. Yani saatte sürekli olarak 30 A akım verebilir.
Yanma akımı: 10,000 x 50C=500,000 mAh. Yani anlık olarak 50
A akım verebilir.
Lipo pil kullanımında dikkat edilmesi gereken kurallar:
Ø
Lipolar
kullanılacak aracın üzerinde korumaya alınmalıdır. Bir kırım sonucu zedelenmesi
su ile teması yangınlara sebep olabilir.
Ø
Motorların
çekeceği akım değerine göre uygun kapasiteli piller seçilmelidir. Aksi takdirde
pil şişer ve kullanılamaz hale gelir. Yangın tehlikesi olabilir.
Ø
Uzun
süre kullanılmaması durumunda oda sıcaklığında ve %40-50 şarjlı olarak
saklanmalıdır.
Ø Şarj esnasında hücrelerin eşit
miktarda dolması için balanslı şarj aletleri kullanılmalıdır ve hücrelerden
çıkan kontrol kabloları şarj aletine takılmalıdır (Şekil 2).
Şekil 2
Ø
Uygun
akım değerinde şarj edilmelidir. Yani şarj esnasında kaç amper akım basılacağı
oldukça önemlidir. Örneğin 3S 3300 mAh lık bir pil 1C değerine göre şarj
edilmelidir yani 11,1 V ile 3,3 A lik akım basılarak şarj etme işlemi
yapılmalıdır (Şekil 4.2). Bu akımı karşılayacak şarj aleti de buna uygun
olmalıdır. Yani şarj aletinin gücü en az teoriye göre 3.3x11,1= 36,63 Watt
olmalıdır. Fakat şarj etme işleminde her zaman pilin o anki gerilim değerinden
daha fazla gerilim verilmesi gerekir. Buna göre pilin tam şarjda gerilim değeri
3x4,2 =12,6 V olacağından gerekli güç 12,6 x 3,3= 51,58 watt olmalıdır. Fakat
şarj aletinin verimi de hesaba katılarak bu pilin şarj edilebilmesi için şarj
aletinin gücünün 60 watt civarında olması pratikte uygundur.
Ø
Lipo
piller ilk 5 kullanım için %50 den fazla boşaltılmadan şarj edilmelidir. İlk
kullanımlara rodaj evresi de denilmektedir. Dolu bir pilin hücre voltajı 4,2
V’tur, pil bittiğinde ise hücre voltajı 3,7 V olur. Buna göre deşarj kapasitesi
4,2 - 3,7 =0,5 V tur. Rodaj evresinde 0,5’V un yarısı 0,25 V kullanılmalıdır
yani hücre gerilimi 4,2 – 0,25 = 3,95 civarına düştüğünde pil tekrar şarj
edilmelidir.
Ø
İlk
5 kullanım için piller 1C değerinin %80 altında şarj edilmelidir. Yani 3300 mAh
lık pil 3.3 A değerinin %80 i değerde 2,64 A ile şarj edilmelidir.
Ø
Pillerin
kırmızı (+ uç) ve siyah uçları (- uç) kesinlikle kısa devre edilmemelidir.
Ø
Eğer
hücre başı voltaj 3.5 V’un altına düşmüşse ve kullanılamayacak hale gelmişse
yani şarj aleti uyarı veriyorsa (genellikle Battery check, Low voltage uyarısı)
tasnif edilmeyen bir yöntem de olsa pilleri nikel metal hiydride şarj aleti ile
5 dk civarında şarj edip tekrar lipo şarj aletine bağlanmalıdır. Şarj boyunca
pilin yanından ayrılmamalıdır. Yangın tehlikesi olabilir.
Ø
Lipo
şarjı esnasında pilin yanında bulunmak gerekir. Herhangi bir aksilik durumun da
yangın tehlikesi diğer pillere oranla daha fazladır.
Quadrokopter Dizaynları
İnsansız hava araçları üretiminde yapılan modellerin
dizaynları kullanım alanlarına göre farklılık göstermektedir. Dar bir alanda
kullanılacaksa motorlar ve pervanelerin zarar görmemesi ve etrafa zarar
vermemesi için korumaya alınır. Bu sayede güvenli bir uçuş gerçekleştirilir.
Şekil 1’de pervane ve motorların korumaya alınması için tüm pervaneyi içeri
alacak şekilde quadrokoptere karbon çubuklar eklenmiştir. Şekil 2’de ise
tamamen pervane ve motorlar bir çember içerisine alınarak hem motor ve
pervanelerin korunması sağlanmış hem de daha güvenli uçuş şartları
oluşturulmuştur.
Şekil 1
Şekil 2
Kapalı ya da kalabalık alanlarda kullanılacak bir
quadrokopterin dizaynında dikkat edilmesi gereken noktalar şu şekilde
tanımlanabilir:
Ø
Pervaneler
korumaya alınmalıdır. Yukarda gösterilen şekiller buna örnek gösterilebilir.
Ø
Motor
tutacakları sağlam bir malzemeden yapılmalıdır. Titreşime ve çekmeye karşı
mukavemeti yüksek olmalıdır.
Ø
Pervanenin
monte edildiği motor şaftı pervane hub genişliğiyle uyumlu olmalıdır.
Ø
Pervane,
motor şaftına kontra somun tarzı titreşimde gevşemeye müsaade etmeyen parçalar takılmalıdır.
Ø
Pervane
şafta takılırken gevşemeye karşı direnç oluşturan cıvata yapıştırıcıları
(LOCTITE) kullanılmalıdır.
Ø
Kullanılacak
malzemeye ve sisteme göre kontrol kartı üzerinde plate olarak adlandırılan
malzemelerin monte edileceği alanlar oluşturulmalıdır.
Ø
Oluşturulacak
tüm platelerin titreşimden az etkilenmesi için, onların özel yapılar ile
kaplanması gerekir. Bunlara titreşim önleyici (vibration prevent) denilmektedir
(Şekil 3).
Şekil 3
Ø İniş takımlarının monte edileceği
yerler önceden tespit edilip, sert inişlerde burulma yapmaması için
destekleyici önlemler alınmalıdır. Şekil 4’deki iniş takımı burulma dikkate alınmadan imal edilmiş ve karbon gövdenin şeklini sert inişlerde değiştirmiştir.
Şekil 4
Ø
Quadrokopterlerde
ağırlık merkezinin yeri önemlidir. Bu sebepten dizayn edilecek gövdede ağırlık
merkezi ortada olmalıdır. Bu, yapılan ayarlamaları kolaylaştırır.
Ø
Genellikle
quadrokopterlerde lion polimer (lipo) piller kullanılmaktadır. Bu pillerin
kullanımı tehlikelidir ve model üzerinde montajı doğru yerlere yapılmadığı
takdirde herhangi bir kırım sonucu patlayarak yangına sebep olabilir. Bu
sebeple pilin korunması önemlidir. Ek olarak pilin kendi plastik yalıtımı
üzerine ek yalıtım da yapılarak koruma artırılır. Şekil 5’de pil bir kafes
içerisine alınarak ve bantla sarılarak koruma sağlanmıştır.
Şekil 5
Quadrokopter
tipleri
Quadrokopterler genelde x ve + mod denilen 2 tipte
üretilirler. Bu modlar harekete verilecek tepkilerin kaç motorla yapılacağını
gösterir. Örneğin ileri yönlü bir harekete verilecek tepkide hangi motorlar
daha etkindir sorusunun cevabı bu modlarda saklıdır.
X tipi quadrokopter
X mod quadrokopterde aracın önü 2 motorun orta noktasına
denk gelmektedir. İstenen hareket için 2 motor tepkisi
gözlenmektedir. Bu anlamda aracın önünde 2, arkasında 2 motor bulunmaktadır.
Örneğin ileri yönlü bir hareket için arkadaki 2 motor öndeki 2 motordan daha
fazla itki üretir. Böylece 2 motor ile daha hızlı bir şekilde ileri yönlü
hareket gerçekleştirilir. Sağ sapma için hareketi tanımlarsak sol 2 motor sağ 2
motora göre daha fazla itki üretir. Aracın sağa doğru kayma denilen hareketi bu
şekilde 2 motorun üretmiş olduğu itki ile daha hızlı gerçekleştirilir. Bu
birinci avantajıdır. X modun diğer avantajı ise istenen hareketler için 2
motorun birlikte çalışarak tek motora fazla yüklenilmemesidir. X modda motor dönüş
yönleri Şekil 6’da gösterilmiştir. Bu modda ön ve arka iki motorun dönüş
yönleri birbirlerinin tersidir. Ön sağ ve arka sol saat yönü tersine (counter
clockwise) , ön sol ve arka sağ saat yönüne (clockwise) dönmektedir.
Şekil 6
+
tip quadrokopter
+ mod quadrokopterde aracın önü tek motorun tutturulmuş
olduğu eksendedir (Şekil 7). Bu modta
istenen hareketlere tek motor tepki vermektedir. Bu sebepten x moda göre daha
yavaş ve motorları yoran bir sistemdir. İleri yönlü bir hareket için arka motor
ön motora göre daha faza itki üretir ve hareket gerçekleşir. Sağa kayma
hareketinde sol motor sağ motora göre daha fazla itki üreterek araç sağ yönlü
kayma hareketini gerçekleştirir. + mod için motor dönüş yönleri Şekil 7’de
gösterilmiştir. Ön ve arka motor saat yönü tersi sağ ve sol motor saat yönünde
dönmektedir.
Multikopterlerde Kullanılan Malzemeler
Multikopterlerde temel olarak kullanılan malzemeler şu şekildedir;
Ø Lion polimer piller
Ø Elektronik hız kontrol ünitesi (ESC)
Ø Fırçasız (brushless) motor
Ø Pervane
Ø Kumanda (alıcı-verici)
Ø Kontrol kartı
Ø Sensörler (GPS, IMU, akselerometre, gyroskop, barometrik basınç sensörü, sıcaklık sensörü, rpm sensörü)
Ø Telemetri sistemi(isteğe bağlı)
Ø Kamera sistemi (isteğe bağlı)
Bu malzemeler sırasıyla diğer yazılarda incelenecektir.
15 Şubat 2014 Cumartesi
Multikopter Sistemleri ve Uçma Prensipleri
Trikopter, quadrokopter,
hexakopter, octokopter gibi isimlerle anılan birden fazla motora sahip döner
kanatlı hava araçlarına multikopter sistemleri denir. Çok rotorlu dikine iniş
kalkış yapabilen, 3 eksende hareket kabiliyetine sahip motorlarına iliştirilmiş
pervanelerle taşıma kuvveti oluşturarak uçma işlemini gerçekleştiren, otonom ya
da kumanda ile uçuş imkânına sahip insansız hava aracı tipleridir. Havada asılı
kalma ya da tam adıyla uçma işlemini döner kanatları vasıtasıyla yapmaktadırlar.
Helikopterlerdeki kuyruk rotorunun engellemiş olduğu, helikopterin kendi ekseni
etrafında dönüş hareketi multikopterlerde motorların farklı yönlerde dönmesi
ile bertaraf edilir. Örneğin quadro için motorların ikisinin aynı, diğer
ikisinin zıt yöne dönmesi multikopterlerin kendi ekseni etrafında kontrolsüz
dönmesini engeller. Kısaca helikopterlerde ana rotorun gövdeden destek
almasıyla ürettiği döndürme etkisini engelleyen kuyruk rotoru, multikopterlerde
ana rotorların farklı yönlere dönmesiyle sağlanmaktadır.
Quadrokopter dikey iniş kalkış yapabilen, havada asılı
kalabilen, manevra kabiliyeti yüksek, kontrol sistemi karışık olmasına rağmen
yapısal olarak basit 4 rotorlu, motorların üretmiş olduğu tahrik kuvvetinden
yararlanarak pervaneleri vasıtasıyla taşıma kuvveti oluşturan döner kanatlı
insansız hava aracıdır (Şekil 1).
Şekil 1
Quadrokopter uçma prensibi helikopterlerin uçma prensibine
çok benzemektedir. Helikopterlerde pervanenin yaratacağı itme kuvveti ilk
olarak Rankin ve Froyt tarafından bulunmuştur ve ancak 20. yy’ın başlarında
uygulamaya konulabilmiştir. Ek olarak ana rotorun gövde üzerinde oluşturduğu
anti-tork reaksiyonu da büyük bir problem teşkil etmiş fakat kuyruk rotoruyla
ya da bazı dizaynlarda bu görevi görecek hava alıklarıyla bu etki
giderilmiştir. Helikopterlerden örnek alınarak kısmen de olsa quadrokopterlerin
yapısı belirlenmiştir.
Havada tutunmayı sağlayan taşıyıcı yüzeyler döner kanat
isminden de anlaşılacağı gibi pervanelerdir. Havada “V” hızıyla yer değiştiren
herhangi bir profil üzerinde yukarıya yönelmiş FN olarak tabir
edilen aerodinamik kuvvet oluşur. Bu kuvvet havadan daha ağır cisimlerin havada
tutunmasına izin verir. Esas olarak burada ana faktör hızdır. Hız profil
üzerinde aerodinamik kuvvet oluşumuna etki eden temel faktördür ve aerodinamik
kuvvet rotorun belli hıza ulaşmasıyla oluşur. Yani quadrolarda havada tutunmayı
sağlayan, taşımayı üreten pervaneler iken pervane dönme hareketini sağlayan,
hızı oluşturan pervanelerin takılmış olduğu motorlardır.
Quadrokopterin
Dikey Eksende Hareketi
Quadronun 4 rotorunun aynı devirde (bozucu etkinin olmadığı
varsayılır) dönmesiyle sağlanan düşey düzlemdeki dikine inişin ya da kalkışın
gerçekleşeceği harekettir. Rotorların
aynı devirde dönmesiyle tüm pervaneler üzerinde oluşacak aerodinamik taşıma
kuvveti ve sürükleme (drag) aynı olacaktır. Böylece dikine hareket
gerçekleşecektir. Eğer bozucu etki varsa (rüzgâr ya da sol dengesiz yük gibi)
kontrol kartı, kumanda sisteminden motorlara verilen itki (thrust) değerine
göre quadroyu dengelemeye çalışacaktır. Sadece itki sinyalinin gönderilmesi quadronun
dikey eksende hareket ettirilmek istendiğini gösterir. Bu durumda kontrol kartı
bozucu etkiyi bertaraf etmek için ilgili motorların daha fazla devirde
dönmesini diğer motorların daha az devirde dönmesini sağlayarak dikine hareketi
gerçekleştirecektir. Böylece kontrol kartının müdahalesiyle quadro yere paralel
olarak bozucu etkilere rağmen dikey eksende hareketini gerçekleştirecektir.
Quadrokopterin
Boylamasına Hareketi
Quadrokopterin boylamasına eksendeki hareketi ileri geri
hareketi olarak tanımlanır (Şekil 2). Bu hareket için kumanda sisteminden
yunuslama (pitch) sinyali gönderilir. Örneğin yunuslama kanalından (genellikle
1. kanaldır) gelen sinyal quadrokopterin ileri gitmesi içinse -X mod için-
quadrokopterin arkasında bulunan 2 motor öndekilere göre daha hızlı dönerek
daha fazla itki üretirler ve quadrokopter ileri yönlü hareketini
gerçekleştirmiş olur. Geri yönlü hareket içinse öndeki 2 motor arkadaki 2
motora göre daha hızlı döner.
Şekil 2
Quadrokopterin
Yatay Eksende Hareketi
Quadrokopterin yatay eksendeki hareketi , sağa ve sola hareket ve kendi ekseni etrafındaki dönüşü olarak tanımlanabilir. Yani uçaklarda yaw olarak adlandırılan rudder
(dikey stabilize=kuyruk dümeni) tarafından kontrol edilen sapma ve roll olarak adlandırılan
aileron tarafından kontrol edilen yalpa hareketlerdir. Fakat bu 2 hareketin
kontrolü quadroda uçakların tersi şeklindedir. Quadro roll kontrolü ile sağa ve
sola doğru ilerleme hareketini gerçekleştirirken, yaw kontrolü ile kendi ekseni
etrafındaki hareketi gerçekleştirir. Yani ekseni etrafında daire çizme
eğiliminde bulunur. Quadronun roll ile sağa ya da sola hareketine sağa yada
sola sapma hareketi denmektedir. Örneğin sağa hareket için kumanda sisteminden
stick sağa doğru çekilerek roll sinyali (genelde 2. kanaldır) gönderildiğinde
quadronun -x mod için- sol tarafındaki 2 motor sağ taraftaki 2 motora göre daha
hızlı dönerek daha fazla itki üretir ve sağ sapma gerçekleşir. Tabi bu durum
herhangi bir bozucu etkinin olmadığı şartlar için böyledir. Örneğin, sağ
taraftan esen rüzgâr var ve siz yine sağ tarafa dönmek istiyorsunuz. Bu durumda
soldaki motorlar ilk örneğe göre daha fazla thrust üretmek zorunda kalır ve sağ
motorlar ilk duruma göre daha fazla yavaşlar. Çünkü burada motorların rüzgârın
yaratacağı etkiyi de yenmesi gerekir. Bu işlem kontrol kartının ilgili
sensörlerden (IMU) aldığı verileri kullanarak aracı dengeli bir dönüş için
kontrol etmesiyle mümkündür.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)